Osmanlı İmparatorluğu’nun İslam temeline dayanıyor olması, fethettiği bölgelerde toplumun müslim ve gayrimüslim olarak ayrılmasına ve toplumun buna göre şekillenmesine neden olmuş ve sosyal hayat buna göre düzenlenmiştir. Sultan II. Mehmed döneminde imparatorluk sınırlarının hızla genişlemeye başlaması ile beraber millet sistemi doğmuş ve müslim ve gayrimüslim tebaa ile devletin ilişkileri bu sistem üzerinden yürümüştür. Dini temelde düzenlenen hak ve yükümlülükler gayrimüslim tebaaya dinlerini ve dillerini koruma şansı vermiştir. Uzun yıllar boyunca uygulanan bu politika bir hoşgörü ortamı için faydalı olsa da Fransız Devrimi sonrasında yayılan milliyetçilik dalgası imparatorluğu yıkılana dek sürecek toprak kayıplarına sürüklemiştir. Savaşlar ve isyanlarla beraber gerçekleşen bu dağılma Batılı devletlerin ‘’Doğu Sorunu’’ olarak adlandıracağı bir süreci de başlatmıştır. Ruslar ile gerçekleşen savaşlar ve Rusların kendini Ortodoks halkın hamisi olarak görmesi Balkanlarda karışıklığı daha çok arttırmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşlarla ve isyanlarla giderek güçsüzleşmesi ve Osmanlı’nın toprak kayıpları devam etmiştir. Senelerce uygulanan millet sisteminin artık işlevsizleştiği ve bağlılık yaratmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nda yeni bir merkeziyetçi yaklaşımın ve modern bir şekilde kurumları yeniden düzenlemenin bir ihtiyaç olduğu da böylelikle ortaya çıkmıştır. Sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasını ve hatta yıkılmasını önlemek için pek çok fikir ortaya çıkmış, bunlardan birisi de Osmanlıcılık olmuştur. Gayrimüslim halkın kendi dini ile birlikte kendi dilinin de korunması, milliyetçilik akımının imparatorluk içinde yayılımını kolaylaştırmış ve Osmanlıcılık fikri her ne kadar devletçe destekleniyor olsa da işe yaramamıştır. Çünkü uzun yıllar boyunca farklı ulusları bir Osmanlılık kimliği altında toplayacak kültür ve kimlik yaratılmamıştır. Ardı ardına ilan edilen Tanzimat Fermanı ve Islahat Fermanı her ne kadar müslim ve gayrimüslim ayrımına dayanan sistemi yeniden düzenlemiş olsa ve bir Osmanlı milleti yaratma amacı gütmüş olsa da imparatorluk içinde bulunan ulusların kendilerine ait bir devlete sahip olma fikrinden vazgeçmediği çok geçmeden anlaşılmıştır.
Millet Sistemi, Osmanlıcılık, Kimlikler